Prof. Dr. Aynur Özge
“Hiçbir yerim tam iyi değil…”
“Sabah yorgun kalkıyorum, akşam ağrılar içinde uyuyorum…”
“Ne doktora gitsem tam çözüm bulunamıyor…”
Bu cümleleri son zamanlarda çok sık duyuyoruz. Ve eğer siz de benzer hisler içindeyseniz, bilin ki yalnız değilsiniz. Daha da önemlisi: Umutsuz da değilsiniz.
Sürekli ağrı çeken bir kişinin ruhsal olarak çökkün hissetmesi çok doğaldır. Çünkü ağrı sadece bedensel bir sorun değildir; beynimizdeki ağrı algı merkezleri, duygu merkezleriyle iç içe çalışır.
Bu yüzden:
Bazı olasılıklar şunlar olabilir:
Cevap: Her iki yöne birden müdahale etmek.
Yani sadece ağrıyı değil, aynı zamanda ruh halini, uyku kalitesini, sosyal desteği, hareketliliği, beslenmeyi birlikte ele almak.
İşte çözümün anahtarları:
Yürüyüş, yoga, dans… Ağrı varsa bile nazikçe harekete devam etmek çok değerlidir. Çünkü:
Özellikle uzun süren ağrı ve mutsuzluk durumlarında, beyin kimyasalları bozulabilir.
Bu noktada bazen ilaç tedavileri, bazen sitikolin, omega-3, B12, probiotikler gibi moleküler destekler devreye girebilir.
Bir ağrı günlüğü tutmak, ağrıyı tetikleyen ya da azaltan faktörleri anlamaya yardımcı olur.
Ayrıca güvendiğiniz bir hekim, fizyoterapist veya psikologla konuşmak, bedeni olduğu kadar ruhu da rahatlatır.
Ağrı kader değildir. Mutsuzluk da kronik olmak zorunda değildir.
Vücudunuzu dinleyin, sinyalleri görmezden gelmeyin. Ama onlarla savaşmak yerine çözümle barışın.
Sevgili okurlar,
Sürekli ağrı ve mutsuzluk yaşayan biriyseniz, bu yazıyı bir umut mesajı olarak alın.
Çünkü bedeninizin ve ruhunuzun birlikte iyileşmeye hakkı var.
Sağlıkla ve şefkatle kalın.