Prof. Dr. Aynur Özge
Migren, dünya genelinde ve Türkiye’de milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir nörolojik rahatsızlıktır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, migren, dünya genelinde en yaygın üçüncü hastalıktır ve baş ağrısı bozuklukları arasında en yüksek sakatlık oranına sahiptir. Türkiye’de ise, yapılan araştırmalar migren sıklığının %16 civarında olduğunu göstermektedir. Yani farkında olmasalar da her 5 kadın ve her 10 erkekten biri migren hastasıdır. Bu durum, milyonlarca insanın yaşam kalitesini olumsuz etkilemekte ve iş gücü kaybına neden olmaktadır. Kronik migren, ayın yarısından fazlasını işgal eden ağrılar nedeniyle bu yükün daha da ağırlaştığı bir durumdur ve tedavi edilmediğinde yaşam kalitesinde ciddi düşüşlere yol açabilir.
Migren ağrıları sık yaşandığında, beyin üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler ortaya çıkabilir. Kronik migren, beyin yapılarında ve işlevlerinde değişikliklere yol açabilir. Sürekli ağrı, beyinde mikrobik olmayan iltihaplanmaya (inflamasyona) ve beyin kimyasallarına ait (nörotransmitter) dengesizliklerine neden olabilir. Bu durum, beyin fonksiyonlarını bozarak, bilişsel işlevlerde azalmaya ve hatta depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik rahatsızlıklara yol açabilir. Yani stresli olduğunuz için baş ağrısı yaşamazsınız, baş ağrısı yaşadığınız için stresli olursunuz.
Migren ağrısı çeken bireyler, zaman zaman ailelerinden yeterince empati görmeyebilirler. Hatta sıkça yargılanırlar. Ağrılarını abartmakla, her şeyi kafaya takıp ağrıları bilinçli olarak yaratmakla suçlanabilirler. Bunun bir nedeni, migrenin dışarıdan gözle görülmeyen bir rahatsızlık olmasıdır. Migren atağı sırasında çekilen acı ve rahatsızlık, çevredeki insanlar tarafından tam olarak anlaşılamayabilir. Aile üyelerinin, migrenin ciddi bir nörolojik hastalık olduğunu ve bu hastalıkla mücadele eden kişinin desteğe ihtiyaç duyduğunu anlaması önemlidir.
Migren atağı sırasında çalışanların iş yerlerinde desteklenmesi, hem çalışanların sağlığı hem de iş verimliliği açısından kritik önem taşır. İş yerleri, migren atağı yaşayan çalışanlara izin veya esneklik tanımalıdır. Ayrıca, sessiz ve karanlık bir dinlenme alanı sağlanması, migren atağının daha hızlı geçmesine yardımcı olabilir. İşverenlerin ve çalışma arkadaşlarının, migren hastalığının ciddi bir durum olduğunu ve empati göstermeleri gerektiğini anlamaları önemlidir.
Evet, migren ağrıları kronikleşmiş olsa bile tedavi edilebilir. Kronik migren tedavisinde, ilaç tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve alternatif tedavi yöntemleri kullanılabilir. Özellikle migreni tetikleyen faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörlerden kaçınılması, tedavi sürecinde önemli bir adımdır. Ayrıca, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri de migren ataklarını azaltmada etkili olabilir.
Migren hastalarına, ağrılarıyla etkin mücadele edebilmeleri için şu önerilerde bulunuyoruz:
Küresel Migren ve Ağrı Derneği olarak, migren hastalarına ve ailelerine çeşitli hizmetler sunuyoruz. Eğitim programları, destek grupları ve bilinçlendirme kampanyaları ile migren hakkında bilgi ve farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Bu konuda pek çok kampanyayı birlikte yürüttük. Migren farkındalık ayı olan Haziran ayı boyunca da yeni kampanyalarla sizi ve toplumu bilgilendirmeye çalışacağız. Öte yandan Migren Dostu İşyeri Kampanyamız çok önemli ve siz de işyerinizin bu belgeyi almasını isterseniz www.migraine-pain.org adresinden bize ulaşabilirsiniz. Migrenle mücadelede yalnız olmadığınızı bilmenizi istiyor ve her adımda size destek olmayı amaçlıyoruz.
Migren, hayatı zorlaştıran bir rahatsızlık olsa da, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir. Migren hastalarının kendilerini yalnız hissetmemeleri ve gerekli desteği alabilmeleri için hem ailelerinin hem de iş yerlerinin anlayışlı ve destekleyici olmaları gerekmektedir. Pek çok sorun olduğunun farkındayız ancak üstesinden ancak örgütlü ve bilinçli mücadele ile gelebiliriz.