Kaygılı Olmak Demans Riskinizi Artırır ve Bunu Değiştirebilirsiniz

Kaygılı Olmak Demans Riskinizi Artırır ve Bunu Değiştirebilirsiniz

Prof. Dr. Aynur Özge

Hani bazı kişiler vardır etrafınızda; sürekli endişelidirler. Kolayca sinirlenirler. Her konuda olumsuz bir yön bulur ve en çok da “Çok gülme bak ağlarsın!” gibi atasözlerine atıfta bulunurlar.

Doğmamış torunları için dahi endişe edecek bir yön bulurlar. “Böyle yapma” dediğinizde de size “Elimde değil, huyum bu” derler ve gerçekten değişemeyeceklerini düşünürler. Bugün sizlerle bu kişiler üzerinden kaygı ve demans arasındaki ilişkiyi ele alacağız. Araştırmalar, kaygının demans riskini artırabileceğini gösteriyor. Ancak, bu riski azaltmak için yapılabilecek birçok şey var. Gelin, bu konuyu detaylıca inceleyelim.

Kaygı ve Demans Arasındaki İlişki

Kaygı, beyindeki kimyasal dengesizliklere ve uzun vadede beyin yapısında değişikliklere neden olabilir. Yapılan araştırmalar, kronik kaygı ve yeni başlayan kaygının, demans riskini artırabileceğini göstermiştir. Hunter Community Study’de, kronik kaygının demans riskini 2.8 kat, yeni başlayan kaygının ise 3.2 kat artırdığı bulunmuştur. Kaygının beyindeki amiloid protein seviyelerini ve tau proteinlerini artırarak Alzheimer hastalığına yol açabileceği düşünülmektedir. (Anxiety Raises Dementia Risk, Neuroscience News)​​

Yaşla Birlikte Artan Kaygı Türleri

Yaşlandıkça, kaygı bozukluklarının görülme sıklığı da artar. Özellikle yaşa bağlı bilişsel değişiklikler, sağlık sorunları ve sosyal izolasyon, kaygı düzeylerini artırabilir. Bu tür kaygı, bilişsel işlevlerin bozulmasına ve demans riskinin artmasına katkıda bulunabilir.

Lancet Komisyonu Raporu

Lancet Komisyonu’nun raporu, kaygının demans riskini artırabileceğini vurgulamaktadır. Bu rapora göre, kaygı bozuklukları olan bireylerde demans gelişme riski daha yüksektir. Raporda, kaygının kontrol altına alınmasının demans riskini azaltabileceği belirtilmiştir (https://www.thelancet.com/commissions/dementia-prevention-intervention-care).

Kaygı ve Demans Riskini Azaltma Yöntemleri

  1. Düzenli Egzersiz: Düzenli fiziksel aktivite hem kaygıyı azaltır hem de beyin sağlığını destekler. Yürüyüş, yoga ve meditasyon gibi aktiviteler, kaygı düzeylerini düşürmekte etkilidir.
  2. Sağlıklı Beslenme: Omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve B vitaminleri açısından zengin bir diyet, beyin sağlığını korumaya yardımcı olabilir. Sağlıklı beslenme, kaygıyı azaltarak genel ruh halinizi iyileştirir.
  3. Sosyal Etkileşim: Sosyal bağlantılar, kaygıyı azaltmanın ve beyin sağlığını korumanın önemli bir yoludur. Aile ve arkadaşlarla düzenli olarak vakit geçirmek, sosyal etkinliklere katılmak kaygıyı azaltabilir.
  4. Profesyonel Yardım Almak: Kaygı düzeyiniz yüksekse, bir uzmandan yardım almak önemlidir. Terapiler ve kaygı ilaçları, kaygıyı yönetmekte etkili olabilir.
  5. Zihinsel Egzersizler: Bulmacalar, satranç oynamak, yeni bir dil öğrenmek gibi zihinsel aktiviteler, beyin sağlığını korur ve bilişsel işlevlerinizi geliştirir.

Sevgili okuyucular, kaygı ve demans arasındaki ilişkiyi göz ardı etmeyin. Kaygıyı yönetmek, sadece ruh sağlığınızı değil, beyin sağlığınızı da korur. Unutmayın ki, sağlıklı bir zihin, mutlu bir yaşamın anahtarıdır. Kendinize iyi bakın ve kaygıyı azaltmak için bu önerileri hayatınıza dahil edin, gerektiği durumlarda yardım almaktan çekinmeyin. Unutmayın en kötüsü keskin sirkenin küpüne zarar vermesi misali beyninizin zarar görmesidir.

Sevgi ve sağlıkla kalın.

avatar
Prof. Dr. Aynur ÖZGE, MD, PhD

Prof. Dr. Aynur Özge, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Nöroloji Anabilim Dalı'nda öğretim üyeliği yapmaktadır. Uzmanlık alanları arasında Algoloji ve Klinik Nörofizyoloji bulunmaktadır. Eğitimini tamamladıktan sonra akademik kariyerine odaklanarak, nöroloji alanında derinlemesine bir uzmanlık edinmiştir.