Beynimde Ağrı Lifleri Yoksa Başım Neden Ağrıyor?

Beynimde Ağrı Lifleri Yoksa Başım Neden Ağrıyor?

Prof. Dr. Aynur Özge

Halk arasında “ağır baş iyidir” deseler de kelimenin gerçek anlamı ile baş ağrısı yaşayanlar aynı fikirde değildir. Tıp eğitimim sırasında beni en çok şaşırtan bilgilerden biri “beyin dokusunda ağrı duyusu taşıyan liflerin olmadığı” gerçeğiyle karşılaştığım andı. Zira kendini bildi bileli baş ağrısı yaşayan ve buna henüz çözüm bulamamış bir hekim adayı olarak bu hikayede beynimin bir kabahati olmadığını öğrendiğimde hayli şaşırmıştım. Sonrasında ise baş ağrısı yaşadığıma ve yalan da söylemediğime göre bunun nedeni hangi dokular veya organlar diye öğrenip onu çözmeye çalışmamla geçti. Bu yazıda benim o yıllardaki halim gibi konuyu merak edenler için kısa bir güncelleme yapmak istiyorum.

Beyinde ağrı algılayıcı sinir hücreleri bulunmaz. Yani, beynimiz aslında doğrudan ağrı hissetmez. Peki, o halde neden başımız ağrır? Bu yazıda, baş ağrısının birçok farklı kaynaktan nasıl ortaya çıkabileceğini ele alacağız.

Beyin Kimyasallarına Ait Sorunlar

Beyinde bazı kimyasal dengesizlikler baş ağrısına yol açabilir. Özellikle serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin düzensiz salınımı, migren ataklarına neden olabilir. Serotonin, kan damarlarının genişleyip daralmasını kontrol eder; bu süreçteki bozukluklar migren tipi baş ağrılarını tetikleyebilir. Aynı zamanda, hormonal değişiklikler de beyin kimyasını etkileyerek baş ağrısı yapabilir.

Beyin Damarlarına Ait Sorunlar

Migren, küme baş ağrısı ve hipertansiyon kaynaklı baş ağrıları genellikle beyin damarlarının genişlemesi, daralması veya iltihaplanmasından kaynaklanır. Beyindeki kan akışı değiştiğinde, bu değişimler ağrıya duyarlı sinirleri etkileyerek baş ağrısına neden olabilir. Örneğin, migren sırasında kan damarları genişler, bu da beyindeki ağrıya duyarlı bölgeleri etkileyerek baş ağrısı yaratır.

Beyin Zarlarına Ait Sorunlar

Beyni çevreleyen zarlar olan meninksler, iltihaplandığında veya tahriş olduğunda, şiddetli baş ağrılarına neden olabilir. Örneğin, menenjit hastalığı sırasında meninkslerde oluşan iltihaplanma, başın tamamında zonklayıcı bir ağrı hissi yaratabilir. Aynı zamanda, bu zarlar travma veya enfeksiyon gibi durumlara karşı da oldukça hassastır.

Kafa İçinde Yer Kaplayan Sorunlar

Beynin çevresindeki doku veya sıvıda oluşan basınç artışı, baş ağrısına neden olabilir. Kafa içi basıncı artıran tümörler, kanamalar veya kistler, bu bölgedeki yapıları sıkıştırarak baş ağrısına yol açabilir. Bu tür durumlarda ağrı genellikle keskin, baskılayıcı ve sürekli bir hal alabilir.

Baş ve Boyun Bölgesine Ait Sorunlar

Boyun kaslarındaki gerilme veya sinir sıkışmaları da baş ağrısına yol açabilir. Özellikle uzun süre kötü duruşta kalmak, bilgisayar başında çalışmak veya stres altında olmak, boyun kaslarını gererek başın arka kısmında ağrılara neden olabilir. Gerilim tipi baş ağrıları bu kategoriye girer ve genellikle boyundan başlayıp başa doğru yayılır.

Kafa Sinirlerinin Kendisine Ait Sorunlar

Kafadaki trigeminal sinir gibi büyük sinirlerin iltihaplanması veya tahriş olması, baş ağrısına neden olabilir. Trigeminal nevralji adı verilen rahatsızlık, yüz bölgesinde ani ve keskin ağrılara yol açar. Sinirlerin bu türdeki sorunları, baş ve yüz bölgesindeki ağrıların ana nedenlerinden biridir.

Vücut Kimyasına Ait Sorunlar

Vücudumuzdaki genel sağlık durumu da baş ağrılarını etkileyebilir. Dehidrasyon (susuz kalma), düşük kan şekeri, kansızlık veya hormonal dengesizlikler, vücut kimyasını etkileyerek baş ağrısı yaratabilir. Özellikle migren hastalarında hormonal değişiklikler (adet dönemi, hamilelik gibi) baş ağrısı tetikleyicisi olabilir.

Her ne kadar beyinde ağrı algılayıcı sinirler olmasa da, beyni çevreleyen damarlar, zarlar ve anatomik yapılar baş ağrısının en önemli kaynaklarıdır. Bu yapılarla ilgili farklı sorunlar, çeşitli türlerde baş ağrılarına neden olabilir. Kısacası, baş ağrıları beynimizin karmaşık yapısının bir yan ürünüdür ve vücudumuzun bize gönderdiği bir sinyal olarak değerlendirilmelidir. Bu sinyali çözmek, sorunu netleştirmek ve çözüm için hasta ile işbirliği içinde gerçekçi bir yol haritası çıkarmak ise biz hekimlerin işidir. Yani bilmem ne kökü-suyu-sapı içmekle ya da vücudun bir yerine bilmem ne değdirmekle mucizevi şekilde çözülecek bir şey değildir başağrısı. Bilimsel verilerin ışığında ciddiyetle ele alınıp çözülmesi gerekir.

Ağırbaşlı olup olmamak size kalmış ama başınız ağrımasın dilerim.

avatar
Prof. Dr. Aynur ÖZGE, MD, PhD

Prof. Dr. Aynur Özge, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Nöroloji Anabilim Dalı'nda öğretim üyeliği yapmaktadır. Uzmanlık alanları arasında Algoloji ve Klinik Nörofizyoloji bulunmaktadır. Eğitimini tamamladıktan sonra akademik kariyerine odaklanarak, nöroloji alanında derinlemesine bir uzmanlık edinmiştir.