Prof. Dr. Aynur Özge
Zaman zaman hepimiz “Biraz dizi izleyeyim, sonra kapatırım” deriz ama farkına bile varmadan saatler geçmiş olur. Hele sosyal medyada gezinirken, beynin saati neredeyse durur! Bu durum gençlerde bile dikkat sorununa yol açarken, yaş ilerledikçe beyin sağlığı üzerinde çok daha ciddi etkiler yaratır.
Beynimiz doğası gereği hareketi, ışığı ve sesi ödül gibi algılar. Bu yüzden ekran karşısında geçirilen süre, beynin dopamin sistemini sürekli uyarır. Ancak yaşla birlikte bu sistemin dengesi bozulur:
Yani ekran, yaşlı beyinde tıpkı aşırı gürültü gibi “bilişsel yorgunluk” yaratır.
Televizyon karşısında geçirilen saatler, pasif bir izleme biçimidir.
Beyin görüntüyü alır ama işleme, yorumlama ve üretme devreleri devre dışı kalır.
Araştırmalar, günde 3 saatten fazla televizyon izleyen orta ve ileri yaş bireylerde:
Buna karşılık aynı süreyi okuma, sohbet etme, bulmaca çözme gibi aktif etkinliklerle geçirmek beyin için adeta spor gibidir.
Telefon, beynin uyarı merkezine sürekli “küçük dopamin atışları” gönderir: bildirim sesi, yeni mesaj, beğeni…
Zamanla bu mikro keyifler bir tür bağımlılık döngüsü yaratır.
Bu da şu sonuçları doğurur:
Unutmayın: yalnızlık, demans için kanıtlanmış bir risk faktörüdür.
Yani sosyal medya sizi kalabalıkta yalnızlaştırdığında, beyin için iki kat yük oluşturur.
Yaşla birlikte beyindeki sinir ağları yeni bilgileri daha yavaş işler, uyarılara karşı daha duyarlı hale gelir.
Uzun ekran süresi bu nedenle:
Tüm bunlar, demans ve depresyon için zemin hazırlar.
Beyin, kas gibi çalıştıkça güçlenir.
Televizyon ve telefonlar bizi bilgilendirir ama aynı zamanda beynin üretken devrelerini tembelleştirebilir.
Yaş ilerledikçe en iyi beyin yatırımı, ekran karşısında geçirilen zamanı azaltıp, yaşayan hayata yeniden karışmaktır. Aktif yaş alma evleri yada emekli evleri, dost meclisleri yada parklar en güzel adreslerdir. 
Sağlıkla, hareketle ve berrak bir zihinle kalın.
Daha fazla okuma için: