Prof. Dr. Aynur Özge
“Yaşlılarımıza verdiğimiz değer, aslında gelecekte kendimize verdiğimiz değerdir.” – Anonim
Orta yaş, birçok birey için hem iş hem de aile yaşamının en yoğun olduğu dönemdir. Bu yaş grubundaki kişiler, bir yandan kariyerlerinde ilerlemek ve profesyonel başarılarını sürdürmek için çabalarken, diğer yandan da küçük çocuklarının bakımıyla ilgilenmek zorundadırlar. Bir yanda uzun eğitim döneminin maddi-manevi meyvelerini toplamak isteyen orta yaş grubu, öte yandan da gelecek için maddi-manevi yatırımlar konusunda gayret gösterirler. Ancak bu dönemde, beklenmeyen bir sürpriz genellikle büyüyü bozar.
Yaşamları boyunca onlara maddi-manevi destek olan ebeveynler kendileri de kabul etmeseler dahi artık maalesef yaşlanmaktadırlar. Bu dönemde yaşlanan ebeveynlerin sosyal sorunları kadar sağlık sorunları da gündeme gelir ve onların bakımı için de zaman ve enerji ayırmak gerekebilir. Bu durum, orta yaş grubundaki bireyler için büyük bir denge kurma mücadelesi anlamına gelir. Bu çok zor bir sınavdır. Kendi istekleri, beklentileri ile eşler, çocuklar ve ebeveynlerinin beklentileri arasında sıkışıp kalır pek çok erişkin.
Yaşlanan ebeveynler, çocuklarının yardımına ihtiyaç duyarken, bir yandan da kendi bağımsızlıklarını korumak isteyebilirler. Kendi kararlarını dayatmak ve yaşamlarını kontrol altında tutmak arzusu özünde çok makul olsa da bazen bu süreci zorlaştırabilir. Ebeveynler, evde kalmak veya belirli bir tedaviyi reddetmek gibi kendi isteklerini ön plana çıkarabilirler. Bu durum hem duygusal hem de pratik açıdan zorlayıcı olabilir. Çocuklar, ebeveynlerinin ihtiyaçlarını karşılamak ile onların bağımsızlık isteklerini dengelemek zorunda kalırlar.
Alzheimer ve diğer demans türleri, bu süreci daha da karmaşık hale getirebilir. Demans, ebeveynlerin hafıza, düşünme ve karar verme yeteneklerini etkiler, bu da onların bağımsız yaşamalarını zorlaştırır. Bu hastalıklar, ebeveynlerin güvenliği, sağlığı ve günlük yaşam aktiviteleri konusunda sürekli gözetim ve destek gerektirir. Aynı zamanda, demans hastalarının kişilik değişiklikleri, agresif davranışlar ve iletişim zorlukları yaşaması, bakımı daha da zorlaştırabilir.
Ebeveynlerimizin ebeveyni olmak, zorlu ama aynı zamanda son derece anlamlı bir yolculuktur. Bu süreçte, sevgi ve şefkatle yaklaşmak hem ebeveynlerimizin hem de bizim hayat kalitemizi artırır. Unutmayalım ki, bizlere yaşamı öğreten, büyüten ve destekleyen ebeveynlerimize borcumuz, onların en zor zamanlarında yanlarında olarak ödenir. Bu süreçte yalnız olmadığınızı ve her zaman yardım alabileceğiniz kaynaklar bulunduğunu bilmek, bu yükü hafifletebilir. Sevgiyle, sabırla ve anlayışla, bu yolculuğu hep birlikte aşabiliriz.