Prof. Dr. Aynur Özge
Kronik ağrı… Yani yıllardır hayatınızın içine yerleşmiş, vücudunuzun her hücresine yavaşça sinmiş ve sizi hem fiziksel hem de duygusal olarak tüketen bir durumdan bahsediyoruz. Doktor olarak yüzlerce hastamın bu tanımı yaptığını duydum. Ve bir anne olarak da çocuğumun veya yakınlarımın böyle bir tabloyla karşılaşma ihtimali beni derinden etkiliyor.
Son yıllarda gündeme sıkça gelen bir konu var: Cannabis (esrar) bitkisinden elde edilen terpenler ve bu terpenlerin kronik ağrı üzerindeki etkileri… Peki bu gelişmeler gerçekten umut verici mi? Yoksa bizi daha karmaşık, kontrolü zor bir yola mı sürüklüyor?
Terpenler, bitkilere karakteristik koku ve aroma veren doğal bileşiklerdir. Cannabis bitkisinde 150’ye yakın farklı terpen bulunur. Bu terpenlerin bazıları—özellikle geraniol, linalool, β‑caryophyllene gibi olanlar—vücutta ağrıyı azaltıcı etki gösterdiği düşünülen yolları aktive eder.
Araştırmalarda bu maddelerin bazı kemoterapiye bağlı sinir ağrılarında veya fibromiyalji benzeri kronik ağrı durumlarında, hatta bazı ameliyat sonrası ağrılarda etkili olduğu gösterildi. Üstelik opioidler gibi bağımlılık riski taşıyan klasik ağrı kesicilere kıyasla daha güvenli olduğu düşünülüyor.
Ancak işte tam da bu noktada hem bir hekim hem de bir anne olarak içimde yankılanan çelişkiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çünkü:
Bilim insanı kimliğimle her sabah bilgisayarımı açtığımda önüme düşen onlarca makalede bu terpenlerin olumlu etkilerini okuyorum. Dikkatle, özenle hazırlanmış çalışmalar, anlamlı istatistikler, umut veren grafikler… Ama insan tarafımla, “bu maddeler acaba bir başka bağımlılık tuzağına mı kapı aralıyor?” diye sormadan da edemiyorum.
Elimizdeki hayvan deneylerinde, özellikle bazı terpenlerin ağrı sinyallerini düzenleyen adenosin A2a reseptörleri üzerinden güçlü etkiler gösterdiği tespit edilmiş. Geraniol, ameliyat sonrası ağrıda; linalool ise fibromiyaljide etkili bulunmuş.
Avantajları şu şekilde sıralanıyor:
Ancak bu etkilerin çoğu hayvan çalışmalarına dayanıyor. İnsanlarda uzun vadeli etkileri henüz net değil. Dozlama, kullanım şekli (oral, buhar, tentür), bireysel metabolizma farklılıkları gibi değişkenler büyük rol oynuyor.
Bu umut verici bilgiler bizi rehavete sürüklememeli. Aşağıdaki riskler hâlâ geçerliliğini koruyor:
Son Sözüm
Hekimliğimle anneliğim arasında bir denge kurarak, sizlere daima en güvenli yolu göstermeye çalışıyorum. Bilimsel gelişmeleri heyecanla takip ediyorum ama bunları sizlerle paylaşırken içime sinen, etik ve güvenli bir çerçevede olmasına da özellikle dikkat ediyorum.
Cannabis terpenleri, kronik ağrıyla mücadelede yeni bir umut olabilir. Ama bu umudu bilimle tartmalı, sabırla izlemeli, ve en önemlisi insanı merkeze alan bir yaklaşımla değerlendirmeliyiz.
Kaynakça