Prof. Dr. Aynur Özge
Yaş almak, hayatın doğal bir parçasıdır; fakat yaşlanmak huysuz olmak anlamına mı gelir? Hepimizin çevresinde yaş alan büyüklerimiz vardır ve onların davranışlarındaki değişiklikler bazen bize farklı gelebilir. Peki, bu değişikliklerin arkasında neler var? Yaşlılık sadece fiziksel bir süreç değil, aynı zamanda beyinde, evde ve sosyal çevrede yaşanan değişimlerle de kendini gösterir. Bu yazıda, yaşlanmanın beynimizde ve yaşamımızda ne gibi etkiler bıraktığını inceleyeceğiz ve bu süreci daha sağlıklı geçirmek için bireysel ve toplumsal çözüm önerileri sunacağız.
Yaşlandıkça beynimizde birçok değişim meydana gelir. Beynin hacmi azalır, sinir hücrelerinin iletişimi yavaşlar ve bilişsel işlevler eskisi kadar hızlı çalışmaz. Özellikle hafıza ve öğrenme yeteneklerinde azalma yaşanabilir. Bu süreç, beynin bilgi işleme hızını düşürebilir ve bazı karar alma süreçleri daha zor hale gelebilir. Ancak bu her zaman bilişsel bozulma anlamına gelmez; birçok insan ileri yaşlarda da bilişsel olarak aktif kalabilir. Yaş almak aynı zamanda hayat tecrübeleriyle kazanılan bilgelik ve anlayışı da beraberinde getirir.
Yaş alan bireylerin ev yaşamı da zamanla değişir. Fiziksel yeteneklerdeki azalmalar, hareket kısıtlılığı, düşme riskleri gibi durumlar ev düzenini yeniden gözden geçirmeyi gerektirebilir. Evde güvenliğin artırılması, kolay erişilebilirlik sağlanması önemlidir. Banyo tutacakları, engellenmemiş yürüme yolları gibi basit düzenlemeler büyüklerimizin yaşam kalitesini artırabilir. Aynı zamanda, yaşlı bireylerin günlük aktivitelerinde daha bağımsız kalmalarını sağlamak, kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olur.
Yaşlanma sürecinde sosyal çevre de daralabilir. Emeklilik, sağlık sorunları, ekonomik sorunlar, eş veya yakın arkadaşların kaybı gibi durumlar sosyal izolasyona neden olabilir. Bu süreçte bireylerin sosyal etkileşimlerini sürdürmeleri çok önemlidir. Sosyal çevreden izole olma, duygusal ve zihinsel sağlık üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Yaşlıların sosyal etkinliklere katılmaları, komşularıyla ve aile üyeleriyle bağlarını güçlendirmeleri, onları depresyon ve anksiyete gibi akıl sağlığı ile ilgili sağlık sorunlarından koruyabilir.
Geçmiş yaşantılar, bireylerin yaş alma sürecine dair algılarını ve beklentilerini doğrudan etkiler. Hayat boyunca karşılaşılan zorluklar, başarılar ve kayıplar, yaşlanmanın nasıl deneyimleneceği üzerinde büyük rol oynar. Pozitif bir yaşam bakış açısına sahip olan bireyler, yaşlanma sürecini daha sağlıklı ve pozitif bir şekilde kabul edebilir. Bunun yanında, yaşlılık dönemine dair kaygıları olan bireylerde ise stres ve memnuniyetsizlik artabilir. Dolayısıyla geçmiş tecrübeler, yaşlanma sürecine dair beklentilerimizi şekillendirir.
Bireysel Olarak: Yaş almanın doğal bir süreç olduğunu kabul etmek, fiziksel ve zihinsel aktiviteleri hayatın bir parçası haline getirmek önemli adımlardır. Düzenli egzersiz yapmak, sosyal ilişkileri sürdürmek, yeni şeyler öğrenmek ve zihin sağlığını aktif tutmak, yaşlanma sürecinde hayat kalitesini artırır. Ayrıca, aile üyelerinin yaşlı yakınlarına anlayışlı ve sabırlı yaklaşması, onların duygusal destek almalarını sağlayarak kendilerini daha değerli hissetmelerine yardımcı olur. Pandemi döneminde kaybettiğimiz günler, gidip gelmeler, koro çalışmaları gibi etkinliklere bir an önce dönmek lazım.
Toplumsal Olarak: Toplumda yaşlı bireylerin yaşam kalitesini artırmak için sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi, yaşlı bakım merkezlerinin geliştirilmesi ve toplum içinde aktif roller üstlenmelerini sağlayacak projeler oluşturulması önemlidir. Belediyeler ve yerel topluluklar, yaşlılara yönelik aktif yaş alma evlerine ağırlık vererek, burada yapılacak sosyal etkinlikler, kurslar ve destek programları düzenleyerek onların sosyal etkileşimlerini artırabilir.
Yaşlanmak huysuz olmak anlamına gelmez. Bu süreç, büyüklerimizin hayatlarına birçok yeni zorluk getirirken, onların çevresiyle daha derin bir bağ kurmalarına da vesile olabilir. Önemli olan, yaş almanın getirdiği değişimleri anlamak, desteklemek ve bu süreci daha anlamlı hale getirecek bireysel ve toplumsal çözümler geliştirmektir. Yaşlanma sürecinde sevgi, sabır ve anlayışla yaklaşarak hem bireysel hem de ailevi düzeyde sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürdürebiliriz.