Prof. Dr. Aynur Özge
Beyin sağlığı üzerine yapılan araştırmalar, uzun yıllardır bilim insanlarının dikkatini çekmektedir. Beynimizin karmaşıklığı ve nöroplastisite yeteneği, yaşa bağlı nörodejeneratif hastalıkların anlaşılmasında ve tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, nöron sayısı mı yoksa nöronlar arasındaki bağlantıların (nöral ağların) sayısı ve kalitesi mi daha önemlidir sorusu, beyin sağlığı araştırmalarında merkezi bir yer tutmaktadır. Bu yazıda, gelişimsel perspektiften Alzheimer özelinde nörodejenerasyon gerçeğine uzanan bir spektrumda bu soruyu ele alacağız.
Beyin, doğumdan itibaren sürekli olarak gelişir ve değişir. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde beyin, yoğun bir sinaptik bağlantı oluşturma sürecinden geçer. Bu dönemde, beyin hücrelerinin sayısı ve nöronal bağlantıların yoğunluğu hızla artar. Yeni doğan bir bebekte yaklaşık 100 milyar nöron bulunmaktadır ve bu nöronlar arasında trilyonlarca bağlantı (sinaps) oluşur. Yetişkinlik döneminde ise sinaptik budanma adı verilen bir süreçle, kullanılmayan veya zayıf bağlantılar elimine edilir ve güçlü bağlantılar güçlendirilir. Bu süreç, beynin daha verimli ve etkili çalışmasını sağlar.
Beyin sağlığı açısından önemli olan sadece nöronların sayısı değil, aynı zamanda bu nöronlar arasındaki bağlantıların sayısı ve kalitesidir. İnsan beyninde yaklaşık 100 milyar nöron bulunurken, bu nöronlar arasında yaklaşık 100 trilyon sinaptik bağlantı bulunmaktadır. Beyin fonksiyonlarının büyük bir kısmı, nöronlar arasındaki etkili iletişim ve bu iletişimin kalitesine bağlıdır. Sinaptik bağlantılar, bilgi aktarımını sağlar ve beyin ağlarını oluşturur. Bu ağlar, öğrenme, hafıza, dikkat ve diğer bilişsel işlevlerin temelini oluşturur.
Nörodejeneratif hastalıklar, nöronların ölümü ve sinaptik bağlantıların kaybı ile karakterizedir. Alzheimer hastalığı, en yaygın nörodejeneratif hastalıklardan biridir ve yaşla birlikte artan bir riske sahiptir. Alzheimer, beynin belirli bölgelerinde nöron kaybına ve sinaptik disfonksiyona yol açar. Özellikle hipokampus ve korteks bölgeleri etkilenir, bu da hafıza ve bilişsel işlevlerde ciddi bozulmalara neden olur. Dünya genelinde yaklaşık 50 milyon insan Alzheimer hastalığı veya başka bir demans türü ile yaşamaktadır. Her yıl yaklaşık 10 milyon yeni demans vakası teşhis edilmektedir.
Alzheimer hastalığı özelinde, beyin sağlığını korumanın ve bilişsel işlevleri sürdürmenin anahtarı, nöronlar arasındaki bağlantıların sayısı ve kalitesinde yatmaktadır. Sinaptik bağlantıların kaybı, bilişsel işlevlerin bozulmasına ve hafıza kaybına yol açar. Bu nedenle, nöroplastisiteyi artırmak ve sinaptik bağlantıları güçlendirmek, Alzheimer riskini azaltmada kritik bir rol oynar. Nöroplastisite, beynin yeni sinaptik bağlantılar oluşturma ve mevcut bağlantıları güçlendirme yeteneğidir. Bu yetenek, yaşam boyu devam eder ve bilişsel rezervi artırır.
Beyin sağlığı, sadece nöron sayısı ile değil, nöronlar arasındaki bağlantıların kalitesi ve sayısıyla da yakından ilişkilidir. Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde, sinaptik bağlantıların güçlendirilmesi büyük önem taşır. Düzenli egzersiz, zihinsel aktiviteler, sosyal etkileşimler ve sağlıklı beslenme, beyin sağlığını korumanın ve bilişsel işlevleri sürdürmenin anahtarıdır.
Unutmayalım ki, “Beynimiz, en değerli varlığımızdır ve onu korumak için atacağımız her adım, gelecekteki sağlığımız için bir yatırımdır.” Sağlıklı ve aktif bir yaşam, beyin sağlığını korumanın en etkili yoludur.
Daha fazla Okuma için:
1. Heerema, E. (2020). Alzheimer’s Disease and the Brain. Verywell Health.
2. Hampel, H., Hardy, J., Blennow, K., Chen, C., Perry, G., Kim, S. H., & Villemagne, V. L. (2021). The amyloid-β pathway in Alzheimer’s disease. Molecular Psychiatry.
3. Selkoe, D. J., & Hardy, J. (2016). The amyloid hypothesis of Alzheimer’s disease at 25 years. EMBO Molecular Medicine.