Prof. Dr. Aynur Özge
Bir hekim olarak en çok zorlandığım konu, insanların kayıplarına tanıklık etmektir. Hele de kronik hastalıklar takip eden, ameliyathaneye girip kocaman bir tümörü söküp atarak meseleyi kökünden çözmek imkânı olmayan bir alanı seçmişseniz bu sıkça başınıza gelen bir durumdur. Biz okuldayken dahi “yenilenme kabiliyeti yoktur” diye öğretilen beyin hücreleri muhtelif nedenlerle hasar gören insanlar için hasar tespit memurundan öte şeyler yapmak istersiniz.
Öncelikle “en büyük başarının bir hastalığı önlemek” olduğunu öğrendik eğitim hayatımızda Prof. Dr. Nusret Fişek ve Dr. Refik Saydam gibi büyük hocalara atfen. İstedik ki bir şeyleri doğru yapalım da hastalıkları önleyelim. Alzheimer gibi davetsiz bir misafir hastalarımızın beynini adım adım kemirip onları olmadıkları bir kişiye dönüştürdüğünde bu hasta yakınları kadar biz hekimleri de derinden yaralar. Tanık olduğumuz bu kayıplar bize de çaresizlik hissi yaşatır ki bu çok inciticidir. Bu yıl 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü vesilesi ile 20 yıla yakın süredir omuz omuza çalıştığımız arkadaşlarımızla birlikte Yaş alan herkesi Alzheimer hastalığından korumak için topyekûn mücadele başlattık. Yaş alan beyinde ve vücutta olan değişimleri, ev ortamı ve yaşanan çevrede olması gerekenleri uzmanlarından dinledik. Gönüllülerimizin kelimenin gerçek anlamıyla çiçek açtırdıkları, Atamıza ait az bilinen resimler ve Mersin-Tarsus yöresindeki eski eserlere ait sergiyi gezdik. Herkes inanılmaz keyifli, hiç mütevazi olmayacağım, kadın eli değmiş sergi ve ikramlarımız da oldukça kaliteliydi. Ekip arkadaşlarımla ne kadar gurur duysam az. Konuşulanlardan çıkardığım “hap mesajları” gelemeyenler için sıralıyorum;
- Kimin çocuğu olarak hangi genlerle doğacağınızı belirleyemezsiniz ama kim olacağınızı ve nasıl yaşayacağınızı belirlemek sizin kararınız. Hayatınızın kararlarını elinize alın. HEMEN.
- Sağlıklı yaşam öğrenilen bir şey değil, kalkın yerinizden ve bir an önce bir ucundan uygulamaya başlayın.
- Yalnız kalmamanın bir yolunu bulun. Özellikle de sizi öğrenmeye, eğlenmeye ve yeni deneyimlere teşvik eden kişilerle birlikte olun. Negatif enerji yayanlara “sarı kart” gösterin.
- İster dans edin ister yürüyün ister yüzün ister bahçede çalışın ama kalkın yerinizden ve hareket edin. Hareket ederken de keyifli müzikler dinleyin.
- Cebinizden para verip aldığınız, her anı için hatırı sayılır elektrik faturası ödediğiniz televizyon, telefon gibi araçları size keyif veren, sizi eğlendiren, sizi yeni ufuklara teşvik eden programlarla geçirin. Sizi sıkıntıya sokan programlarda kanal değiştirin ya da kapatın. Oturduğunuz yerden sinirlenmeniz izlediğiniz yayındaki gerçekleri değiştirmeyecek. Sadece beyin hücrelerinize ve damarlarınıza zarar verecek, bu da sadece sizi seven insanları üzer, başkasının umurunda bile olmayacaktır.
- Ne kadar az işlenmiş ne kadar taze ve ne kadar lif ve protein değeri yüksek gıdalar tüketirseniz o kadar sağlıklı olacaksınız. Güzelim mutfaklardaki, kullanılmayan tencereler, takımlar, çıksın artık. Kendi ideal pişirme tarzınızı bulun ve mükemmel olmasa da kendi pişirdiğinizi yemeye gayret edin.
- Sevgili annelerimiz lütfen artık eskisi gibi üç kap yemek, yüzlerce şişe konserve gibi belirli bir yaştan sonra zorlayıcı alışkanlıklarınızı güncelleyin. Dizleriniz kireçleniyorsa tencere yemeği yerine masada oturarak hazırlayacağınız fırın yemeğini tercih etmek nasıl olur mesela?
- Yeterince su içmiyor büyüklerimiz pek çok nedenle. Lütfen suyunuzu içine limon, elma, nane, gibi lezzetler katarak teşvik edici hale getirin ve bolca tüketin.
- Yaş alan vücudun ihtiyaçları ve eksikleri konusunda doktorunuzdan bilgi alın ve eksik olan bir şey varsa doktor kontrolü altında tamamlayın.
- Ev ortamını yaş alan büyüğümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden gözden geçirin. Yapılması gereken tüm değişiklikleri yapın. Hem de hemen. Örneğin, ayak yıkama lavabosu pahalı gelse de anneniz veya babanız abdest almak için ayağını günde 5 kez lavaboya kaldırmaya kalkarken düşüp kalçasını kırdığında emin olun size her anlamda çok daha pahalıya mal olacaktır.
- Sevgi her zaman en büyük ilaçtır. Geçmişi sorgulamayı, geleceği planlamayı bırakın. Her şey adil ve yerli yerinde olmak durumunda değil. Size düşeni alın hayattan ve içinize çekin, şükürle ve huzurla.
- Tıpkı kanser erken teşhis taramaları gibi Alzheimer hastalığı için taramalarınızı yaptırın vakti geldiğinde ve erken teşhisle kaderinizi kontrol edin.
- Alzheimer Derneği başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları için çalışın. Sizin kadar şanslı olmayan insanlar için yapabileceğiniz mutlaka bir şeyler vardır. Düşünün, bulacaksınız.
Sözlerimi dernek gönüllülerimizden emekli öğretmen Makbule Abalı’nın şiiri ile noktalamak istiyorum (Uçun Kuşlar isimli blog’dan alıntı):
GÜNBEGÜN
Gün gelir, unutkanlıktan yakınır insan;
Unutulmaktan, vefasızlıktan
Sevdiklerine, dostlarına…
Sevgi, vefa yer değiştirmiştir başka duygularla,
Sevgi tükenmiştir belki de
Oysa hayır…
Beyin yıpranmıştır,
İnsan yaş almıştır,
Eskimese de başkalaşmıştır.
Unutmalar yanı başımızdadır
Bellek yenileri depolayamaz artık,
Hayat ağır çekimde sürer,
Ağır bir tempoda yürür her şey,
Konuklar azalır birer ikişer…
Aşırı ses, aşırı gürültü, aşırı hareket
bunaltır insanı.
Huzur aranır,
Sakinlik aranır,
Güven aranır…
İnsan aranır el verecek,
Omuz aranır baş koyacak,
Dost aranır, yürekle buluşacak…